بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ ٩٢

“Ne diye konuşmuyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًۢا بِٱلْيَمِينِ ٩٣

Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.

– Diyanet İşleri

فَأَقْبَلُوٓاْ إِلَيْهِ يَزِفُّونَ ٩٤

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

– Diyanet İşleri

قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ ٩٥

İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ ٩٦

“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”

– Diyanet İşleri

قَالُواْ ٱبْنُواْ لَهُۥ بُنْيَٰنًا فَأَلْقُوهُ فِى ٱلْجَحِيمِ ٩٧

Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.

– Diyanet İşleri

فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيْدًا فَجَعَلْنَٰهُمُ ٱلْأَسْفَلِينَ ٩٨

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

– Diyanet İşleri

وَقَالَ إِنِّى ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّى سَيَهْدِينِ ٩٩

İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”

– Diyanet İşleri

رَبِّ هَبْ لِى مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ١٠٠

“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”

– Diyanet İşleri

فَبَشَّرْنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٍ ١٠١

Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.

– Diyanet İşleri

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعْىَ قَالَ يَٰبُنَىَّ إِنِّىٓ أَرَىٰ فِى ٱلْمَنَامِ أَنِّىٓ أَذْبَحُكَ فَٱنظُرْ مَاذَا تَرَىٰۚ قَالَ يَٰٓأَبَتِ ٱفْعَلْ مَا تُؤْمَرُۖ سَتَجِدُنِىٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّٰبِرِينَ ١٠٢

Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu